Okuyanlar izleyenleri daima yönetecektir

Son araştırmaya göre odak süremiz 5 saniyeye kadar düştü. Kötü olanı da, balığın odak süresi de 6 saniye. Yani balıkla yarışsak bizden üsttün çıkar…
Klip halinde düşünüyoruz. Perspektifimiz daralıyor ve fikir yürütme kabiliyetimizi kaybediyoruz. Günlük kullandığımız kelime sayısı 300’ü geçmiyor. Ve gerçek şu ki:
insan bildiği kelimeler kadar düşünür ve fikirlerini beyan eder.
Bunun sebebi de tükettiğimiz “atıştırmalık, abur cubur” içerikler. İşin acı tarafı da en çok satan, para kazandıran ve popüler olan içerikler de bunlar. Hayatımızdan resmen hayat gidiyor. Ortalama günlük 3 saatimizi sosyal medyada geçirerek harcıyoruz. Bunu yıla çarparsak 1095 saat! eder. Bu kadar zamanda İngilizcenizi sıfırdan alıp IELTS gibi sınavdan 9 üzerinden 7 alırsınız, bu kadar saatte bir girişimci olup, proje geliştirip yatırım alırsınız, veya sizi ciddi anlamda değiştirebilecek 100 kitap okursunuz.
Okuma derken… ne yazık ki okuma oranı korkunç derecede azalıyor. Ve en yaygın trajikomik bahane — vakitsizlik. Ortalama boşa giden 1000 saatimizin üçte birini bile kullansak kârdayız. Burada “okumak” kelimeyi sadece kitap olarak da düşünmeyelim. Beynimizi aktif çalıştıracak, muhakeme becerimizi geliştirecek faydalı bilgi girişi diyelim. Bunun için günümüzde o kadar çok kaynak var ki! Sesli kitaplar, ted konferanslar, online eğitimler, kitap özetleri, online kütüphaneler… İmkanlar içinde yüzüyorsuz resmen… Faydası — iradesi güçlü olana!
Okumaya vakit ayırmak zorundayız çünkü okuyarak düşünce kapasitemizi genişlettiriyoruz, fikirlerin sentezlenmesiyle yeni düşünceler üretiyoruz ve BİLİNÇLİ bir birey haline geliyoruz, bilmenin ötesine geçiyoruz çünkü — FARKINA varıyoruz.
Midemize giren gıdaya dikkat ettiğimiz gibi beynimize girene de dikkat etmemiz gerekiyor, aksi takdirde hastalık kaçınılmazdır…