Yazılım güncellemesi
Bir insanın fikri neyse, zikri ve fiiliyatı da odur. Çocukluğumuzdan beri bizi biz yapan, bakış açımızı şekillendiren, zihniyetimizi oluşturan, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde kafamıza bir sürü fikir yerleştirildi. Hayata dair bir bakış oluşturuldu aslında…
Kendinize bir bakın. Konumunuz, başarınız, şekliniz, sağlığınız, duruşunuz, iradeniz tamamen bu fikirlerin bir bütünüdür.
Peki, kendinize genel bir not verseydiniz, 10 üzerinden kaç olurdu? Yukarıda geçen kriterleri bir düşünün. Yüzleşmekten korkmayın. Bir sonraki paragrafa geçmeden önce bir dk bir düşünün.
Şimdi, farklı kriterlerde (gelir, sağlık, bilgi, konum, ilişki, vs.) sizden çok daha başarılı olan insanları düşünün. Sizce onlar neden başarılı? Şanslı olduklarından dolayı demeyin yalnız. Şans herkeste vardır. Sağlınız yerindeyse, cebinizde 3–5 kuruş paranız, aileniz ve yatacak bir eviniz varsa dünyadaki %20 şanslı insanlardan biri sayılırsınız. Bir çok insanlardan hayata 10:0 önden başladınız…
Başarılı insanların farkı — zihniyet farkıdır. Hayata olan bakış açıları ve o zihniyet perspektifiyle uyguladıkları fiiliyatları…
Hepimiz telefonlarımıza yüklediğimiz bir takım programları haftada en az 1 defa güncelleriniz.
Peki ya düşüncelerimiz? Hiç düşündünüz mü “acaba X konuyla ilgili olan bakışım ne kadar doğru, ne kadar güncel?”. 30 yaşındaysanız eğer kafanızda taşıdığınız “30 yıllık yazılım” bir sürü güncellemeye ihtiyaç duyuyor olabilir.
Yeme içme, kişisel yatırım, doğru çevre, iş yapış biçimi, okuma gibi konularda eksikler, hatalar mevcut olabilir. Güncellemeye ihtiyaç vardır. Hele hele 10 üzerinden kendinize düşük bir puan verdiyseniz… Peki bu güncellemeleri nasıl yapabiliriz? Birinci yöntem bol bol okumak. Fakat doğru okumak. Tartarak, düşünerek, aklederek, kendinize yeni perspektif katarak ve hayata uygulayarak…
İkinci yöntem ise sizin eksik olan yanlarınızı başarılı bir şekilde geliştiren kişilere sormak ve araştırmak, onların bu konuda yöntemi, felsefesi nedir diye. Sizi şaşırtacak cevapları mutlaka duyarsınız emin olun.
Tek bir hayatımız var. Neden onu en iyi, en güncel, en faydalı bir şekilde yaşamayalım ki? Kendimize değer ve yarar katmadıkça, çevreye de faydalı olamayız maalesef. Belki de yük oluruz…
Yüzme eğitime ilk geldiğim zaman, hoca bana “yüzebiliyor musun?” diye sordu. Dedim ki, “hayatımda 2 defa denizden insan kurtardım.” “Atla bakalım o zaman havuza” dedi. Havuza atladım, yüzdüm. Hoca beni havuzdan çıkardı ve çocuk havuzuna gönderdi 1 haftalık antreman için. Ve dedi ki: “senin yüzdüğün şekilde en fazla 1 km ancak yüzersin, ne teknik var, ne de doğru nefes. Ama benim sana gösterceğim DOĞRU tekniği uygularsan, 5 km rahat yüzebilirsin.” 1.90 boyla çocuk havuzunda antreman yapmak gururuma dokunmuştu tabi. Ama “yazılım güncellemesi” için bu durum şarttı.
Serius Est Quam Cogitas — Bu söz, Roma dönemindeki güneş saatlerin üzerine yazılmış ve anlamı “Vakit sandığınızdan daha da geç…”. Ankara eski Pazar pazarı meydanına dikilen saat kulelerinde de benzer bir ifade yer alıyor: Vakit daralıyor…
En değerli varlığımız — zamanımız. Bir işe kendinizi veriyorsanız, onu en doğru şekilde yapmaya çalışın, ki ona harcadığınız zaman boşa gitmesin, tam aksine en verimli şekilde olsun.
Sorun, araştırın, kendinizi güncelleyin. Her telefon güncellemeyle, kendi güncellemelerinizi de sürekli hatırlayın…Telefonlarımızdan çok daha değerli hayatımız var çünkü…