Çok konuşulan dil

İnsan bildiği kelimeler kadar düşünürmüş, fakat bazen bildiği kelimeler hissettiği duygu ve düşünceleri anlatmak için yetmiyor, dolayısıyla farklı konuşma tarzlarına başvurmaya başlıyor…
Kendim için bir kaç sene önce seçtiğim bu tarzlardan biri de çizim oldu. İlk başta çok zor gelse de belli başlı disiplinle güzel resimler çıkmaya başladı dolayısıyla ciddi bir heyecan sardı ve kendi kendine bir tarz oluştu.
Anladım ki — çizdikçe aslında çizmeyi değil, görmeyi ve bakmayı öğreniyormuşuz. Fark edemediğimiz “küçük” detaylar, gerçekte ne kadar büyük bir önem taşıdığını anlamaya başlıyoruz çize çize.
Ve çizdikçe, aslında en kolay anlaşılan evrensel dili keşfediyoruz yavaş yavaş. Çünkü resimlerle bir çok hissiyatlarımızı ve düşüncelerimizi aynı dili konuş(a)madığımız insanlara daha kolay bir şekilde aktarabiliyoruz.
Sanırım bir dilci olarak çizmeyi bundan dolayı çok sevdim, çünkü o da sonuçta bir dildir, ve dünyada çok “konuşulan” evrensel bir iletişim aracıdır.
Çocukken ne kadar da çok “konuşurduk” bu dili, ama zamanla çok az anlamaya başladığımız ve ne yazık ki hiç konuşamadığımız bir dil haline geldi…









